CTX-M Type Beta-Lactamase Frequency and Antibiotic Co-resistance in Extended Spectrum Beta-Lactamase Producing Klebsiella pneumoniae Strains

Abstract
Amaç: Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz üreten Klebsiella pneumoniae infeksiyonları, tedavide kullanılan antibiyotiklerin seçiminde zorluklara neden olmaktadır. Bu çalışmada, hastanemizde izole edilen ve genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (GSBL) üreten K. pneumoniae suşlarında CTX-M tipi beta-laktamaz sıklığı, antibiyotik direnç ve ko-rezistans oranları araştırılmıştır. Gereç ve Yöntemler: 2007 yılında çeşitli klinik örneklerden izole edilen toplam 107 K. pneumoniae suşu çalışmaya dâhil edilmiştir. Antibiyotik duyarlılık testi Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI)'nın önerileri doğrultusunda disk difüzyon yöntemi ile yapılmıştır. GSBL üretiminin saptanmasında çift disk sinerji testi kullanılmıştır. Karbapenemaz üretimi Modifiye Hodge testi ile belirlenmiştir. CTX-M tipi beta-laktamazlara ait genin varlığı bu bölgelere özgül primerler kullanılarak polimeraz zincir reaksiyonu yöntemi ile araştırılmıştır. Bulgular: CTX-M tipi beta-laktamaz sıklığı %85 oranında saptanmıştır. Suşların genel olarak ko-trimoksazole (SXT) %79, ampisilin-sulbaktama (SAM) %77, amoksisilin-klavulanik asite (AMC) %68 ve nitrofurantoine (NIT) %52 gibi oldukça yüksek oranlarda, amikasine (AK) %19, siprofloksasine (CIP) %21, norfloksasine (NOR) %24, gentamisine (GN) %31, sefoperazon-sulbaktama (SCF) %32 ve piperasilin-tazobaktama (TZP) %37 gibi daha düşük oranlarda direnç gösterdikleri belirlenmiştir. Suşlara en etkili antibiyotiklerden meropeneme (MEM) ve fosfomisine (FOS) sırasıyla %2 ve %3 oranında direnç saptanmış, imipenem direncine rastlanmamıştır. Suşların %90'ında ko-rezistans saptanmış, en yaygın iki ko-rezistans fenotipinin AMC/SAM/SXT/NIT (%9) ve AMC/SAM/SXT (%6.5) olduğu belirlenmiştir. Sonuç: CTX-M tipi beta-laktamazların K. pneumoniae suşlarında oldukça yüksek oranlarda bulunduğu saptanmıştır. GSBL üreten K. pneumoniae suşlarında SXT, SAM, AMC ve NIT direncinin yüksek bulunduğu bölgemizde bu antibiyotiklerle başlanan ampirik tedavinin yetersiz kalabileceği sonucuna varılmıştır.