Abstract
Cumhuriyetin ilanından 1950’lere kadar geçen kısa sürede, Türkiye’de mimari üslup denemelerinin art arda yaşandığı görülmektedir; Osmanlı canlandırmacılığı amacını taşıyan mimari üsluptan, uluslararası kanonları benimseyen modern mimariye, oradan da modernin yerelle kesişimini arayan millileştirme çabalarına. Her biri kendinden öncekini yoğun bir şekilde eleştirerek ilerlemeye çalışan bu üslupları, isimlendirmenin ve “üç safha”ya ayırmanın*, Bozdoğan’a göre tehlikeli bir yanı vardır: Ülkede, “ulus inşa etme”nin verdiği, “milliyetçilik” ve “tarihselcilik” itici gücü ve motivasyonun olduğu gerçeğinin atlanması.Bu çalışmada Erken Cumhuriyet Dönemi olarak adlandırılan ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarını kapsayan dönemde, yukarıda bahsedilen “itici” ve “motive edici” güçlerle modern olanın millileştirme sorunsalı sorgulanmaya çalışılmıştır. Bu irdeleme yapılırken, sürekli modern olanın milli olanla uzlaşıp uzlaşamayacağı sorusu canlı tutulmaya çalışılmıştır. * Cumhuriyet Dönemine ait tarihyazımında sıklıkla karşımıza çıkan, Osmanlı canlandırmacılığına Birinci Ulusal Üslup, Uluslararası üslubun örneklerinin görüldüğü döneme Yeni Mimari veya İnkilap Mimarisi, millileştirme ve yerlileştirme çabalarının olduğu dönemin İkinci Ulusal Üslup şeklinde isimlendirilmesi kastedilmektedir.