Abstract
Bu çalışmada; fikirleriyle Fransız Devriminin, buna paralel olarak da Aydınlanma Çağı Avrupa’sında demokrasinin olgunlaşmasını sağlayan ve 18. yüzyılın en önemli siyaset teorisyenlerinden biri olan Jean-Jacques Rousseau (D. 1712 – Ö. 1778) ve onun egemenliğe ilişkin görüşleri genel hatlarıyla incelenmektedir. Bu perspektifte öncelikle, devletin insan yapımı bir sözleşme neticesinde oluştuğunu insan doğasından yola çıkarak temellendiren toplumsal sözleşme teorisinin en önemli temsilcilerinden biri olan JeanJacques Rousseau’nun, kimliğine ve eserlerine kısa bir bakış sunulacaktır. Ardından, kendisinin egemenlik anlayışının temellerini oluşturan “tabiat hali”, “toplum sözleşmesi” ve “genel irade” kavramlarının anlamı ortaya konulacaktır. Çalışmamızın hedefi, JeanJacques Rousseau’nun genel irade tanımlamasının, mutlak çoğunluğun iradesine üstünlük tanıdığı şeklindeki okumaların “eksik” olduğu tezini vurgulamaktır. Aslında Jean-Jacques Rousseau’ya göre, bir iradeyi “genel” yapan oyların sayısından ziyade, iradenin toplumu birleştiren “ortak çıkarlar” ve “kamu yararı”na yönelik olmasıdır. Son tahlilde, JeanJacques Rousseau’nun egemenlik anlayışına yöneltilen eleştiriler ile onun egemenlik anlayışının günümüze yansımaları mercek altına alınacaktır. Jean-Jacques Rousseau’nun fikirlerinin, demokrasi teorisi üzerindeki etkilerini, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdüreceği kuşkusuzdur.

This publication has 2 references indexed in Scilit: