Abstract
Afrika’da antik çağlardan itibaren yaklaşık kırk beş kadar güçlü medeniyet tesbit edilmiştir. Afrika, Mısır, Habeş, Kartaca, Gao, Zulu gibi örnekler dahil, sosyal değerler, kültürel birikim ve sanatsal zenginliğe sahiptir. İslam Medeniyeti farklı kültür ve medeniyetleri yok etmeksizin, onları zenginlik olarak kabul ederek dönüştürme kabiliyetine sahiptir. Afrika’nın İslam medeniyetiyle tanışması, kaynaşmasıyla Sicilya ve Endülüs başta olmak üzere çok sayıda mamur şehirler ve ilim merkezleri kurulmuştur. Afrika Bu medeniyet Orta çağın kaotik çatışmaları ve skolastik felsefenin kıskacındaki Avrupa’yı derinden etkilemiş ve Rönesans hareketlerine ilham kaynağı olmuştur. Afrika İslam medeniyeti tarihte önemli bir yer edinmiştir. Osman’lının Afrika ile temasında 1492’de son Endülüs Emirliğinin yıkılması ile savunmasız duruma düşen Endülüs Müslümanları’nın yardım çağrısı kilit bir dönemdir. ll.Beyazıt döneminde gönderilen yardım gemileriyle müslümanlar Kuzey Afrika bölgelerine nakledilmişlerdir. Osmanlılar, 1517 tarihinde Mısır’ı fethederek İslam hilafetini Memlukler’den devralmışlardır. Fas, Cezayir, Tunus, Trablusgarb Osmanlı hakimiyetine geçmiştir. Böylece Kuzey Afrika’ya yönelen İspanyol saldırıları önlenmiştir. Kuzey Afrika mahalli yöneticilerinin çağrıları üzerine Kanuni döneminde Bahriye kuvvetleri intikal etmiş, işgal kuvvetleri uzaklaştırılmıştır. Bilahare mahalli yönetimler Osmanlı devletine gönüllü olarak katılmışlardır. Osmanlı Devleti, Libya’da, bölgenin sosyolojik ve kültürel değerlerini daima dikkate almıştır. Bingazi, Derne, Mısurata, Trablusgarp ve Zaviye gibi şehirlerde kapsamlı imar faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Medreseler, camiler, zaviyeler, şifahaneler, su kanalları yapılmıştır. Güvenli ticaret yolları, adalet sistemi ve kamu yönetimi teşkilatıyla bölgede derin izler bırakılmıştır. Afrika’nın bir çok yerinde aynı izleri görmek mümkündür.