Abstract
Şiir, mantıktan çok duygulara hitap eder. Şiir dili, sanatlı ve kapalı bir anlatıma sahiptir. Şiir dilindeki bu örtük anlatımı sağlayan unsurlardan biri imgedir. Şairler iç dünyalarındaki yoğun hisleri dış dünyadaki nesnelerle benzerlik ilişkisi kurarak aktarırlar. Bu soyuttan somuta aktarmalarla çağrışıma ve çok anlamlılığa açık, duygu değerine sahip imgeler oluştururlar. Bu aktarmalar aynı zamanda alışılmamış bağdaştırmaları meydana getirirler. Klasik Türk şiirinde de bu tür bağdaştırmalardan çokça yararlanılmıştır. Çalışmamızın konusunu oluşturan “rişte-i cân” kavramı da bunlardan biridir. “Rişte” sözlüklerde iplik, ilgi, bağ, tezhibin iç kısmına sınır olarak çekilen çizgi, halat vb. anlamlara gelmektedir. “Cân” ise ruh, hayat, gönül, kişi, sevgili, dost, coşku, heves vb. anlamlarda kullanılmaktadır. Bu bağdaştırmada, “rişte”nin fizikî özellikleri “can”a aktarılmış, “can” iplik şeklinde tasavvur edilerek çeşitli imgeler oluşturulmuştur. Çalışmamızda yirmi bir şairin divanlarından, bu tamlamanın geçtiği seksen yedi beyit örneği tespit edilmiş ve örnekler tasnif edilerek, “rişte-i cân”ın anlam çerçevesi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmamızın sonucunda bu kavramın geniş bir benzetme yelpazesine sahip olduğu, şairlerin zihninde zengin çağrışımlar oluşturduğu, bulunduğu bağlama göre farklı mecazi anlamlar kazandığı tespit edilmiştir.