Abstract
Paul Verhoeven’ın 1987 yapımı RoboCop filmi, çok katmanlı sosyo-politik yapısıyla popüler kültür ikonu olmayı başarmış bir bilimkurgu yapımıdır. RoboCop, geniş yelpazede sosyal meselelere değinen, dönemin popüler bilimkurgu örneklerinden biridir. Bu çalışma, RoboCop sinema filmini üç temel başlık olan: dehümanizasyon, teknokapitalist korporatizm ve posthümanizm başlıkları altında tartışmaktadır. Makalenin ilk bölümünde Alex Murphy’nin yaşamış olduğu dehümanizasyon süreci ve bunların filmde taşıdığı önem Hannah Arendt’in fikirleriyle aydınlatılmaktadır. Akabinde Alex Murphy’nin, RoboCop’a dönüşümü sonrasında, onun kendi içinde giriştiği mücadele kapsamında tekrar Murphy kimliğini benimsemesi ve yaşamış olduğu üç evreli dönüşüm, filme yapılan göndermelerle ayrıntılı biçimde irdelenmektedir. Makalenin son bölümünde ise RoboCop’un merkezinde yer alan teknokapitalist korporatizm olgusu ile bağlantı kurularak, bu olgunun yapımda sahip olduğu önem ve RoboCop siborgu ile ilişkisi açığa çıkarılmaktadır. Bu kapsamda, çeşitli filozof ve kuramcılardan yararlanılmıştır. Sonuç bölümünde ise RoboCop’un posthümanizm bağlamında ortaya koyduğu insanlık eleştirisi ve ona alternatif olarak sunulan siborg figürü, yapımcı Verhoeven tarafından filmin alt metninde yapılan göndermelerle açığa çıkarılmaktadır.

This publication has 9 references indexed in Scilit: