Abstract
Son 20 yılda psikopatoloji araştırmalarının temel kavramları haline gelen ruminasyon ve endişe, tekrarlayıcı düşünme stillerinin daha yüksek bir şemsiye tanımının alt biçimleri olarak düşünülebilir. Birçok psikiyatrik yakınmanın ortaya çıkmasında ve devam etmesinde etkili bir mekanizma olduğu gösterilmiştir. Tekrarlayan düşünme stilleri sadece psikopatoloji durumlarında önemli rol oynamakla kalmaz, aynı zamanda günlük hayatımızı zorlayıcı bir şekilde yaşamamıza neden olur. Ruminasyon, geçmişte karşılaşılan bir konu/durum/olay hakkında sık sık, istem dışı ve araya girerek düşünme durumunu ifade eder. Farklı kuramcıların farklı psikopatolojik durumları merkeze alarak tanımladıkları kavramın genel özelliği araya girici, kontrol edilemez, tersine çevrilebilir ve tekrarlanabilir olmasıdır. Kişiyi tekrar eden bu iki düşünce biçimine yönlendiren en önemli faktör, bir problem çözme durumudur. Kişi, içinde yaşamak istemediği/olmak istemediği bir durumda olduğunu fark ettiğinde, bu durumun geçmişteki bağlantılarını ve bu duruma neden olan faktörleri gözden geçirmek için derin derin düşünebilir. bu durumu besleyen geçmişte yaşanmıştır. Kaygı, hem afete hazırlanmak hem de karşılaşılacak olumsuzluklara karşı önlemleri güçlendirmek için yaşanan zorluğun/zorlamanın veya olumsuzlukların gelecekteki yansımalarını görmeye çalışmak için girişilen bir süreç olarak ortaya çıkabilir. Bir problemi çözme motivasyonu, ruminasyon ve endişenin ana parçasıdır. Bu nedenlerle, tekrarlayan düşünme stillerinin eleştirel analitik düşünmeye (CAT) eşlik etmesi ve süreci etkilemesi kuvvetle muhtemeldir. Problemi iyi ve doğru anlamak, mümkün olduğunca fazla araştırma ve araştırma yapmak, gerekli bilgileri toplamak ve nihai çözümü uygulamak gibi aşamaları olan KADın ruminasyon ve endişe de kalite ve verimliliğini olumsuz etkileyecektir.