Abstract
Türk Ceza Kanunu ve Yargıtay içtihatları ile eşe karşı işlenen öldürme suçu, kasten öldürme suçunun ağırlaştırılmış cezayı gerektiren nitelikli hali kabul edilmesine rağmen aynı suçun eski eşe karşı işlenmesi suçun temel hali ile cezalandırılmaktadır. Büyük bir bölümü tamamen aynı saiklerle işlenmesine rağmen eşe karşı işlenen öldürme suçunun daha ağır bir cezayla cezalandırılması, adeta boşanmayı başarabilmiş kadınlara getirilmiş bir ceza niteliğindedir. Ayrıca Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın web sitesinde yer alan “Kadına ve aile bireylerine yönelik şiddet” tanımında şiddetin “çocuk, eş, eski eş, yakın akrabalar gibi aile bireyleri arasında” gerçekleştiği ifade edilmektedir. Bu bağlamda, kamu mercileri nezdinde eski eşin de özel korumaya ihtiyaç duyduğu tespit edilmiştir. Buna rağmen kanunun eski eşe yönelik koruma getirmemesi toplum vicdanını rahatsız etmekte olup farklı mecralarda konuyla ilgili kanun değişikliği talepleri dile getirilmektedir. Bu çalışmada; konunun sosyolojik temelleri üzerinden hukuki boyutu ve mevzuat üzerinde yapılması gereken değişiklikler, ilgili suçun töre saiki ile veya haksız tahrik etkisinde işlenmesi, Türk ceza mevzuatının uluslararası anlaşmalar karşısındaki sorumluluğu ve bu metinlere göre revize edilmesi gerekliliği tartışılmıştır.

This publication has 2 references indexed in Scilit: