Abstract
Dünyadaki muhtelif kültürlerin, doğal yaşamın vazgeçilmezi olan su öğesine yükledikleri anlamlar, suyun zaman içerisinde ilahi bir özellik kazanmasına ve “kült” olarak anılmasına sebep olmuştur. Türk kültüründeki uygulamalara baktığımızda da bu durum geçerliliğini korumaktadır. Su Kültü, özellikle İslamiyet öncesi Türk topluluklarının kutsallık atfettikleri nesneler arasında önemli bir yere sahiptir. Türkler nehir, göl, deniz, akarsu, bataklık, ırmak, çay gibi su kaynaklarının özel güçleri olduğuna ve içlerinde bir ruh barındırdıklarına inanmış, çeşitli şekillerde bunları kutsamışlardır. Bu inanç Türklerin, Eski Türk dininden sonra benimsedikleri İslam, Hristiyanlık, Musevilik, Budizm, Maniheizm gibi diğer dinler bünyesinde de varlığını sürdürmüştür. Türk tarihi, mitoloji ve destanlarına baktığımızda su kültünün muhtelif şekillerde Türk devlet anlayışı ve toplum hayatında çeşitli görevler üstlendiğini görürüz. Türk toplulukları suyu kutsal kabul etmekle beraber onu kendi hayatlarını düzenleyen, yardım eden, düşmanlarına karşı galip gelmesini sağlayan, hayat veren, zorluklardan kurtaran ve cezalandıran bir unsur olarak görüp adeta kendi sosyal yaşantılarının bir parçası haline getirmişlerdir. Bu makalede öncelikle evrensel olarak su kültünün sahip olduğu simgesel anlamlar ortaya konmuş, ardından bu anlamların Türk kültüründe nasıl algılandığı konusunda örnekler verilmeye çalışılmıştır.

This publication has 6 references indexed in Scilit: