Abstract
Cadı avları, cadı veya büyücü olduğuna inanılan kimselerin suçlanması, yakalanması ve yargılanmadan cezalandırılmasıdır. Cadılığın, başka bir kişinin sağlığını, davranışını etkilemek ya da sosyal bir probleme neden olmak için gerçekleştirildiğine inanılmaktadır. Kadınların cadı olarak suçlanması ve damgalanması, temelini, kadın düşmanı ve ataerkillik üzerine inşa edilmiş köklü batıl inançlardan ve sistemlerden almaktadır. Küreselleşme, sömürgeleştirme ve kapitalizm gibi farklı ekonomik ve politik durumlarla kadına yönelik şiddet artarak devam etmekte ve meşrulaştırılmaktadır. Böylece kadınları “cadılaştıran” politikalar ile kadın bedeni yeniden inşa edilerek, ataerkil ideolojiler kendi sistemlerini sürdürmeye uygun bir algı oluşturmaktadır. Türkiye’de ismi konulmuş bir “cadılık” olgusu bulunmamasına rağmen kadınlar şiddete maruz bırakılmakta, işkence görmekte ve öldürülmektedir. Kadınların “cadı” olarak adlandırılıp “cadılık” ile suçlandıkları gözlemlenmese de Türkiye’de kadınlara yönelik bir “cadı avı” gerçekleştirildiği düşünülmektedir. Bu çalışmada, cadı avlarına ilişkin uluslararası karşılaştırmalı literatür incelenerek, kadın cinayetlerinin Türkiye bağlamında değerlendirilmesi planlanmaktadır.