Abstract
Dönemin siyasi-ekonomik koşullarının etkisi ve entelektüellerin özverili çabalarıyla inşa edilmiş Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin parlamenter sistemin bütünleştirici gücüyle işlevsellik kazandığı bir rastlantı değildir. “Ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı” anlayışının yarattığı siyasal ve düşünsel boyutlardaki değişimler, parlamento kurumunun belirleyiciliğine önemli derecede meşruluk kazandırmaktadır. Cemaat kavramından millet kavramına geçişin sağlanabilmesi istikâmetinde belirleyici olan Türklük, İslamlık ve Çağdaşlık gibi kavramlar parlamenter sistemin çatısı altında tarihi sürece kilit bir çekicilik atfetmektedir. Sivil, siyasi, sosyal-ekonomik ve kültürel haklar dâhil tüm demokrasi haklar millet modelinin tamamlayıcı ögesi olmanın yanı sıra “vatandaşlık” kavramı ile doğrudan bütünleştirilmektedir. Aydınlanma düşüncesinin itici gücüyle kurumsallaşan yeni siyaset anlayışı kendi kurumsal tesisini parlamento düzeyinde gerçekleştirmektedir. Özellikle parlamento kurumunun Azerbaycan’da tesisi ulus-devlet kavramı altında şekillenen bir olgunun açık tezahürüdür. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin genel tablosu 19. yüzyılda yaşamış aydınların Maarifçilik fikir dünyasının etkisiyle şekillenmektedir. A. Bakıhanov, M. F. Ahundov, H. Zerdabi’yle başlayan aydınlanma fikir faaliyetlerini modernleşme temelinde tanımlamak daha açıklayıcıdır. 20. yüzyılın başlarında yetişen yeni kuşak aydınları tarafından milli bilinç, ülke, vatandaşlık, ulus-devlet ve cumhuriyet gibi kavramlar siyaset anlayışın merkezine alınarak, kurumsallaşma seferberliği için mantıksal bir yol çizilmektedir. Bu kuşağın öncüleri arasında A. Hüseyinzade, A. Ağaoğlu, M. E. Resulzade, A. M. Topçubaşov, F. Hoyski’nin cumhuriyetçilik fikirleri kuvvetli bir yurttaşlık bilinciyle bütünleşmektedir.