Abstract
1990 sonrası uluslararası arenanın aldığı şekil devletlerin hegemonyasını devam ettirmek için sadece askeri ve ekonomik gücünün yeterli olmayacağının farkına varılmıştır. Sert gücün yanında kültür, değerler ve politikaların da gerekli olduğunu açıklayan Joseph Nye, “yumuşak güç” kavramını bu dönemde ABD’nin gücünü pekiştirmesi için gerekli olan özellikler üzerinden ortaya atmıştır. Yeni uluslararası sistemde bölgesel-alt sistemler görünür hale gelmiş, Balkanlar hem bu anlamda hem de bünyesinde artan etnik ve dini çatışmalar anlamında önemli bir bölge haline gelmiştir. Etnik ve dini grupların anlaşmazlığı nedeniyle yaşanan kanlı çatışmalar, katliamlar ve insan hakları ihlalleri Balkanlarda uluslararası bir çözümün gerekliliğini doğurmuştur. Tüm bu olaylar Balkanlar’ın ne kadar kırılgan bir yapıya sahip olduğunun ve bölgede istikrarın sağlanması, ekonominin ve demokrasinin geliştirilmesi açısından hem ekonomik güce hem de yumuşak güce sahip bir aktöre ihtiyaç olduğunun göstergesidir. Balkan ülkeleri bu açıdan, özellikle bölgede istikrarın nispeten sağlandığı 2000 yılından sonra yüzünü AB’ye dönmüş ve onun yumuşak gücünü benimsemiş; Balkanlar’da bu güce sahip olan bir ülkenin var olmaması Türkiye’nin de “bölgesel liderlik/dengeleyicilik” politikası ile bölgede özellikle yumuşak güç uygulamalarının artmasına olanak sağlamıştır. Bu çalışmada da Türkiye ve AB’nin Balkanlar’daki yumuşak güç faaliyetleri, Joseph Nye’ın ABD üzerinden tanımını yaptığı bu kavram tanımı perspektifinden incelenecektir.

This publication has 6 references indexed in Scilit: